Kapıcı Tekkesi

Kurumlar

Kurum Adı Kapıcı Tekkesi

Âyin günü Salı olan bu Celvetî Tekkesi için Hadîkatü'l-Cevâmi yazarı şu bilgiyi vermektedir: "Şeyh Aziz Mahmud Hüdâyî hazretlerinin dervişlerinden Halil Paşa'nın Hüdâyî Âsitânesi yakınında Kapıcı Tekkesi denmekle maruf müstakil bir zaviyesi vardır ki, bu dahi asıl tekkeye muttasıl ve mülhaktır. Bir kaç hüceratı müştemildir." Tekke, Açık Türbe Sokağı, Aziz Mahmud Efendi Sokağı ve Kapıcı Çıkmazı Sokağı ile çevrili alanın bir kısmını kaplamakta idi. Dergâhın sağ tarafında ve yolun karşısında, Hüdâyî Âsitânesi ve sol tarafında ise, Sadrazam Halil Paşa ile oğlu Mahmut Bey'in türbeleri vardır. Kapıcı Çıkmazı Sokağı'na ismini veren tekke, bu yol ile türbe arasında bulunuyordu. İstanbul'un hemen hemen bütün tekkeleri gibi, bir kapısı bu çıkmaz sokağa, diğeri ise, türbelerin önündeki zemini toprak avluya açılıyordu. Tekke, Halil Paşa tarafından, sebil ve çeşme ile beraber, tahminen 1026 (1617) tarihlerinde yaptırılmıştır. Halil Paşa kendisini, Hüdâyî hazretlerinin kapıcısı mesabesinde gördüğün den, tekkesine bu ismi vermiştir. Türbenin ve dergâhın kitâbeleri günümüze kadar intikal etmemiştir. Sadrazam Halil Paşa, 1040 (1630)'da vefat etti. Kabri, Hüdâyî Âsitânesi'nde şeyh türbeleri arkasındadır. Tekke, Mecmua-yı Tekaya'da 'Bacılar Tekkesi' ismiyle kayıtlıdır. 1890 tarihlerinde yazılan bu eserde, tekkenin yeri arsa olarak gösterildiği gibi şeyhinin ismi de yazılmamıştır. Buradan da dergâhın bu tarihten evvel yıkılmış veya yanmış olduğu anlaşılmaktadır. Hüdâyî Âsitânesi, 1266 (1849-50) tarihlerinde, bu semt ile beraber yandığına göre, dergâhın da bu sırada yok olduğu düşünülebilir. Tekke ince tuğladan yapılmış ocak ve bacası elan mevcut olduğu halde, türbe avlusundaki hazîresinden eser kalmamıştır. Burada 6 şâhidesiz kabir vardır. Arkeoloji Müzesi yazmaları arasında ve 1132 numarada kayıtlı bulunan Halil Paşa VakŞyesi'ne göre, "Hüdâyî Tekyesi'ne muttasıl ve Kapıcu Tekyesi namıyla maruf yedi hücreden ibaret" bu müstakil zaviye medrese tarzında yapılmıştır. Üsküdar'da bu tip tekkeler vardır ki, bugün de mevcuttur. Misal olarak Valide-i Atik Tekkesi'ni ve şimdi kütüphane olarak kullanılan ve Şemsi Paşa Medresesi de denilen, Şemsi Paşa Dergâhı'nı sayabiliriz. Tekkenin adı, 1199 (1784) tarihli tekkeler listesinde yoktur. 1840 tarihli listede ise, "Halvetiyye'den Bacılar Tekkesi, der kurb-i Aziz Mahmud Efendi, der Üsküdar" diye kaydedilmiş ve 1877 tarihli listede de aynen tekrarlanmıştır. Hüdâyî Âsitânesi şeyhi Abdurrahman Nesib Efendi'ye göre, Bacılar Tekkesi Kapıcı Tekkesi'nden ayrı idi. "Ayşe Sultan Türbesi bitişiğinde bulunan boş arsanın 17 hücrelik bir tekke, şeyhliğinin de Hüdâyî şeyhliğine meşrut ve dedelerinin mukabeleye gelip hazır olmaları gerektiği zaviye" Bacılar Tekkesi olmalıdır.